Takvim 1899 yılının Kasım ayını gösterdiğinde, bizlerden çok uzakta, doğuda bir ülke olan Çin’de isyan bayrağını çeken bazı halk kesimleri birleşerek kendi topraklarında yabancı devletlerin olmasını istemedikleri için bu devletlerce işletilen demiryollarına ve çalışan işçilere saldırırlar. Düzensiz ve dağınık şekilde toplanan bu grup önceleri Yihe Quan (Halk ve Uyum Yumrukları) ismi ile anılır iken daha sonra ise Saray tarafından eyalet valilerine verilen emirle Yihe Tuan (Halk ve Uyum Milisleri) olarak adlandırılır. Yabancı devletler tarafından ise dövüş sanatlarındaki ustalıklarıyla alay etmek adına isyan eden bu kitleye Boxer (Boksör) adını verilip başlatılan isyana da Boxer Ayaklanması adı konulur.
Afyon savaşları ile ağır yenilgi almış olan Çinliler, ülkedeki yabancı nüfusunun imtiyazlı bir şekilde artışından rahatsız oldukları için başlattıkları bu isyanda çok sayıda elçilik binası basarak yabancı devlet görevlilerini katleder, ülkede görevli yabancıları adeta kıyıma uğratır. Yaşanan duruma öfkelenen İtalya, ABD, Fransa, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık ve Rusya birleşerek “Sekiz Devlet İttifakı” çatısı altında toplanarak 4 Temmuz 1900 tarihinde 54 bin kişilik birleşik bir orduyla Tianjin’deki ayaklanmayı bastırır, Pekin’e doğru ilerlemeye devam eder ve 14 Ağustos’ta Pekin’i ele geçirerek Yasak Şehir’i yağmalar. Ayaklanmanın bastırılması sırasında, Japon askeri kaynaklarının ve İngiliz destroyer komutanı Roger Keyes’in raporlarına göre çok sayıda sivil Çinli tecavüze uğrar, hatta The Daily Telegraph muhabiri E. J. Dillon’un notlarına göre binlerce Çinli kadın bu nedenle intihar eder.
Bu ayaklanmanın bastırılmasında İngiliz Devleti’nin gönderdiği çok önemli bir zırhlı gemi vardır; 5 Temmuz 1898’de inşa edilen HMS Ocean zırhlı gemisi. Çin’e kâbus dolu günler götüren bu kara gemi, aynı misyonu ile 1915 yılının Şubat ayında Sir Winston Leonard Spencer-Churchill tarafından Çanakkale Boğazı’nı geçmesi için görevlendirilir. Gemi, 18 Mart 1915 günü, Çanakkale Boğazı’nda hareket ederken Rumeli Mecidiye Tabyası’ndaki Seyit Onbaşı’nın ateşlediği top ile dümen donanımından vurulur ve daha fazla darbe almamak için kıyıya yanaştığı sırada Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlardan birine çarparak kimi kaynaklara göre saat 18:00 civarında, kimi kaynaklara göre saat 22:00 civarında Eskihisarlık diye bilinen bugün Çanakkale Şehitler Abidesi’nin bulunduğu alanın karşısında sulara gömülür.
Bir millete karanlık gibi çöken ve sayısız acı yaşatan emperyalist devletlerin en belirgin simgesi olan zırhlının batması bir devrin kapanmasına işaret etmiştir. Deniz yoluyla geçilemeyeceği anlaşılan Çanakkale Boğazı’na kara harekâtı düzenlenmesi gerektiğine karar veren emperyalist devletler, Mustafa Kemal gibi bir yiğit ile çarpışacaklarını, tarihin en önemli savaşlarından birinde ağır bir yenilgiye uğrayacaklarını ve bu milletin asla yenilemeyeceğini o gün öğreneceklerdir. Bu milletin başka hiçbir millete benzemeyeceğini, asla dize gelmeyeceğini ve yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini ancak o zaman anlayacaklardır.
18 Mart Çanakkale Zaferi, sadece bu milletin değil, emperyalist devletlerin acı çektirdiği tüm milletlerin intikamının alındığı kutlu bir gündür. Hiçbir sömürgeci devlet bu topraklarda bu millete zulmedemedi, asla da edemeyecektir. İşte tam da bu sebeple Çanakkale asla geçilemez, geçilemeyecektir de.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimize saygı ve minnetlerimi sunuyor, aramızda bugün olamayan tüm vatan sevdalılarına bir kez daha rahmet diliyorum.
Kaynakça: Wikipedia, Ekşi Sözlük, Çanakkale Boğaz Komutanlığı Arşiv Yayınları, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Savaşı (Belgi Dergisi/2015 Yılı 10. Sayı – Yrd. Doç. Dr. Durmuş Akalın Makalesi)
Not: Sizlerin düşünceleri benim için önemli. Yazı ile alakalı görüş, öneri veya eleştirilerinizi iletisim@emrekalelioglu.com adresine iletmenizi rica ediyorum.